Akciğer Kanserinin Evreleri
Akciğer hücrelerinin anormal hale gelmesi ve kontrol edilemeyen bir hızla çoğalmasıyla ortaya çıkan hastalığa Akciğer Kanseri denir. Hücreler, sonraki aşamada çoğalarak akciğer dışındaki organlara kadar yayılabilmektedir.
Akciğer kanserinin nedenleri
Tüm tütün ürünleri (sigara, puro, nargile, pipo) akciğer kanseri sebepleri arasında en yaygın olandır. Sadece sigara dumanında kansere sebep olan 70’den fazla kansere sebep olan madde bulunmaktadır. Bu oran puro pipo ve nargile de daha fazladır. Tütün ürünlerini tüketmiyor olanlarında bu dumanlara maruz kalmaları akciğer kanserine yakalanmalarına sebep olabilmektedir. Toprak ve kayalarda bulunan asbest adı verilen çok ince lifler de akciğer kanserine sebep olabilmektedir. Gemi, izolasyon ve otomotiv sektöründe çalışan kişilerin, asbest liflerine teması söz konusu olabilir. Akciğer hastalıklarından sonra kalan yara izleri, hava kirliliği, yüksek oranda arsenik içeren suların içilmesi, kansere yol açabilecek kimyasallara maruz kalmak ve genetik etkiler de akciğer kanserinin sebepleri arasındadır.
Akciğer kanserinin evreleri
Akciğer kanseri 4 evreden oluşmaktadır. Bu evrelerin değerlendirilirken üç kriter değerlendirilir. Kanserin büyüklüğü ve yayıldığı alan hangi evrede olduğunu belirlemede önemli rol oynar. 2cm bir tümör farklı bir evrede değerlendirilirken 6 cm bir tümör farklı bir evreyi işaret eder. İkinci olarak tümörün lenf bezlerine yayılıp yayılmadığı belirleyici olurken, lenf bezlerine yayılma yoksa kanser iyi durumda sayılabilir. Kanser evresini belirlemede önemli rol oynayan diğer gösterge ise tümörün diğer organlara yayılıp yayılmadığıdır. Geç teşhis edilen durumlarda kanser beyne, kemiklere, karaciğere veya böbrek üstü bezine yayılmış olabilir.
Birinci evre akciğer kanseri: Birinci evredeki akciğer kanserinde hastanın beş yıl yaşama oranı yüzde 47’dir. Bu belirlenmiş ortalama süre daha uzun ya da kısa olabilir. Birinci evre akciğer kanserlerinde ameliyat sonrası hasta iki hafta içerisinde normal yaşantısına dönebilir. Birinci evre akciğer kanseri ameliyatından sonra hastaya kemoterapi ya da radyoterapi uygulanması gerekmez.
İkinci evre akciğer kanseri: Kanserli bölgenin ameliyatla çıkarılmasının ardından hasta kemoterapi tedavisi görür. İkinci evredeki kanser ameliyatlarında başarı oranı % 35 ve 50 aralığında değişmektedir.
Üçüncü evre akciğer kanseri: Tümörün 7cm’den daha büyük olduğu durumlar, akciğer dışındaki lenflere yayılmış olması, ana bronşu tıkaması veya göğüs içindeki kalp zarına, kaburgalara ulaşması üçüncü evre akciğer kanserinde görülen belirtilerdir. Bu evrede hastalara önce kemoterapi ve radyoterapi uygulanıp yayılma olmazsa ameliyat gerçekleştirilir. Bu evrede tedavi kararı medikal onkoloji, göğüz hastalıkları ve göğüs cerrahisi uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından verilir. Üçüncü evre akciğer kanserlerinin 5 yıl yaşama oranları % 10’dur.
Dördüncü evre akciğer kanseri: Hastaların hayatta kalma oranlarının en düşük olduğu evredir. Tümör diğer organlara da yayılmıştır. Bu sebeple ameliyat tercih edilmez. Ancak çok nadir durumlarda örneğin beynin sadece bir bölgesinde yayılma varsa ameliyat gerçekleştirilebilir. Hastalara kemoterapi ve tümörün yayıldığı bölgeler için radyoterapi uygulanır.
Benzer Yazılar
İskelet kaslarında çeşitli seviyelerde zayıflamalara sebep olan hastalığa, myastenia gravis adı verilir. Bu hastalık kronik ve otoimmün bir sinir kas hastalığıdır. Sinir uyarılarını bilinçli bir şekilde kontrol ettiğimiz kaslara iletilmesindeki bir bozukluktan kaynaklanan myastenia gravis, doğuştan gelen ya da bulaşan bir hastalık değildir.
Akciğer hücrelerinin anormal hale gelmesi ve kontrol edilemeyen bir hızla çoğalmasıyla ortaya çıkan hastalığa Akciğer Kanseri denir.
Akciğerlerde bulunan küçük hava keseleri (alveoller) duvarlarının kalınlaşması ve sertleşmesi ile gelişir. Duvarlardaki aşırı kalınlaşma ve sertleşme; kan ve hava arasındaki gaz geçişini güçleştirir. Haliyle, vücuttaki dokuların oksijen ihtiyacı karşılanamaz hale gelinir.
Göğüs bölgesinin üst kısmında bulunan sinirler ve kan damarları üzerindeki baskıya bağlı olarak; omuz, kol ve ellerde etkisini gösteren bir dizi semptomdan oluşan duruma torasik çıkış sendromu adı verilmektedir.
Akciğer zarları arasında hava dolması durumuna akciğer sönmesi denir.
Akciğer zarı kanseri ülkemizde oldukça fazla görülen bir hastalıktır. Akciğer zarında meydana gelen kötü huylu tümörlerdir. Akciğer zarı kanserinin ortaya çıkmasındaki en büyük etken, asbest ve erionit maddesinin solunum yoluyla vücuda alınmasıdır.