Çocuk ve Ergenlerde En Sık Görülen Yeme Bozukları Nelerdir?

Çağımızda, sanayi ve teknolojinin günden güne gelişmesi birlikte birçok hazır gıdaya ulaşım kolaylaşmış, küçük yaşlarda başlayan beslenme bozukluğuna bağlı obezite ve diğer yeme bozukluklarının görülmesi artmıştır. Telefon, bilgisayar başında çok fazla hareketsiz kalma, obezite gibi yeme bozukluklarını tetiklerken bir de çocuk ve ergenlerde yemeyi etkileyen psikolojik durumlar vardır. Genellikle midesinde herhangi bir problem olmayan çocuklarda, bunun nedeni psikolojik olarak karşımıza çıkmaktadır.
En sık görülen yeme bozukları hangileri?
Yeme bozuklukları, çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlıktır. Burada yemek yemeyi severek obeziteye doğru giden çocuklardan veya tam tersi yemek yemeyi reddeden çocuklardan bahsedebiliriz. Anoreksiya nervoza ve bulumia nervoza, en sık karşılaşılan yeme bozukluklarıdır. Bu hastalıklarda erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir.
Anoreksiya nervoza nedir?
Anoreksiya nervoza, son yıllarda sıkça rastlanan ve ölüme kadar varan ciddi sonuçlara sebep olan bir hastalıktır. Yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Genellikle ergenlerde kiloyu sık sık takip etme, hızlı kilo verme ve diyet yapma gibi süreçlerle başlar. Bu durum genellikle; gençler arasında popüler olma veya örnek alınman kişiye benzeme isteği ya da fiziksel anlamda spor veya bale yaparak kiloyu kontrol etmek istemekle başlamaktadır. Anoreksiya çoğunlukla altta yatan bir psikolojik rahatsızlıkla birlikte nükseder. Genellikle takıntı hastalığı olan gençler kendilerini; mutsuz veya yetersiz hissettiklerinde ya da beğenmediklerinde kilo verme eğilimine yönelebilirler. Bazı kız çocukları bu konuda anneyi kendisine rol model alabilir. Anne sürekli kilo vermek istiyorsa veya fitse çocuk da onun gibi olmak isteyebilir. Şu anda çocuk ve gençlerimizin sıkça kullandığı sosyal medya kanalları da, gençleri zayıf olmaya doğru yöneltmektedir. Çocuklukta ise bu dönem; zayıf oyuncak bebekleri ve çizgi film kahramanlarını örnek almak ile beraber başlayabilir. Bu süreç, uzun süren bir süreçtir. Ailelerin bu konuda çocuklarını yakından takip etmeleri gerekir. Uzman bir çocuk ve ergen psikologu desteği gereklidir. Kilo kaybı fazla olduğundaysa, hastane yatışı mutlaka gereklidir.
Bulumia nervoza nedir?
Bulumiada da anoreksiyadaki gibi, kilo almak veya vücut şeklini bozmak istememe endişesi vardır. Kişiler, bedenlerine karşı aşırı hassaslardır. Ancak bulumialı kişiler, anoreksiyada olduğu gibi yemek yeme kısıtlamamasına gitmezler. Yemeklerini tıkınma şeklinde yiyerek, sonra yedikleri için pişmanlık duyarlar ve bu durumu düzeltmek isterler. Bunun için ise genellikle kusma yoluna giderler. Bazı kişilerde müshil alma veya aşırı egzersiz yapma durumları da gözükebilmektedir. Çocuklarda 13-14 yaşlarından önce pek görülmektedir. Altta yatan psikolojik bir neden mutlaka vardır. Bir psikolog veya psikiyatrist desteği şarttır.
Benzer Yazılar
Sütüm gelmiyor endişesiyle hemen mamaya başlamak doğru değil.
Yeni doğan bebeğin topuğundan alınan birkaç damla kan, doğumsal hastalıkların araştırılmasına yardımcı olur. Bu test topuk kanı taraması olarak bilinir.
Kabakulak, virüslerin tükürük bezlerinde enfeksiyon yapması ve burada büyümesiyle ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır.
Kawasaki hastalığı, ilk kez 1967 yılında Japonya’da genç bir doktor, Tomisaku Kawasaki tarafından keşfedildi. Başta Japonya olmak üzere hastalık en sık Asya ülkelerinde görülmektedir.
Onlar Kötülük Duygusu Taşımayan Kanatsız Melekler 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü
Bademcikler, vücudun bağışıklık sisteminin en önemli parçalarıdır.
PFAPA sendromuna etki eden faktörlerin kaynağı bilinmemektedir. Ailesel vakalar tanımlanmış olup, bugüne dek genetik bir nedene rastlanılmamıştır.
Boğmaca, akciğer ve hava yollarında görülen, bulaşıcılığı olan bir bakteri enfeksiyonudur. Boğulma sesine benzer bir solunumu takiben, şiddetli öksürük ile kendisini gösterir.
Yaklaşık olarak beş yaşındaki her iki çocuktan birinde, geniz eti ve bunlara bağlı sorunlar görülür.
Dil bağı, lingual frenelum isimli bağ yapısının normalden farklı olması durumudur. Bu anormallik, dilin işlevini kısıtlamasına sebep olur.