Çocuklarda Cinsel Gelişim

0 - 2 yaş Döneminde Cinsel Gelişim
Çocukların cinsel bölgelerini algılaması tesadüfen yapılan davranışlar ve çevresel faktörlerden ortaya çıkabilir. Kız çocukları 9 ay, erkek çocukları 7 ay civarında cinsel organlarını keşfeder. Çocuklar böyle bir dönemde; onlarla ilgilenen ve bakanlara güvenmeyi öğrenerek temel olarak güven duygusunun gelişimine odaklanacaklar. Cinsel bölgeleri de dahil vücutlarında dokunma hissini keşfedecekler.
Çocuklar bu dönem içerisinde erkek ve kadınlar arasındaki farkı yavaşça kavramaya başlar. Ebeveynler bu süreç içerisinde vücutları için en doğru biçimde tanımlamaları gerekir. Çocuklara açıklama yapılarak açıkça konuşulmalıdır.
2 – 5 Yaş Döneminde Cinsel Gelişim
Çocuklarda cinsel gelişim bu dönemde net bir şekilde hızlanır ve kız ya da erkek olduğunu anlayabilirler. Artık kızlar kızlara uygun erkekler erkeklere uygun bir şekilde davranış sergileyebilirler.
Örneğin; bir oyuncak mağazasında bebek gösterilen erkek çocuğu, ‘’bebek kız oyuncağı ben kız mıyım? Araba istiyorum’’ şeklinde tepki gösterebilir. Cinselliğe merak bu dönemde de artabilir. Bebeklerin nasıl dünyaya geldiklerini merak edebilir ve en basit bir biçimde anlayabilirler. Ebeveynler çocuklara uygun olan davranışları en iyi şekilde gösterebilir ve sürekli cinsellikle ilgili soru soran çocuklar için günlük yaşam içerisinde ortaya çıkan fırsatlar cinsel temellerin verilmesi için kullanılabilir.
5 – 8 Yaş Çocuklarda Cinsel Gelişim
Bu yaş aralığında cinsel gelişimin önemi artmaktadır. 5 yaşından sonra çocuklarda görülebilen mastürbasyon azalmaktadır. Tabi ergenlik gelişimin parçası olarak ergenlik çağında mastürbasyon artış gösterebilmektedir. Kız, erkek arasındaki farklılıkları anlarlar. Televizyondan, internetten gördükleri ve duydukları tartışma, bağımlılık yapan maddeler ve cinsel içerikli haberlerden etkilenebilirler. Anne ve babalar bu dönemde çocuğun yanında olarak özeline saygı gösterdiğini hissettirmelidir. Bu yetişkin hayatı açısından da önemli bir etken olacaktır.
Benzer Yazılar
"Güneş‘’ ne bizim ne de çocuklarımızın düşmanı değildir.
Ülkemizde psikoterapi yaygınlığı ve buna duyulan talep 15 yıldır giderek artmaktadır.
Göz tansiyonu; hastaların yüzde 90’ında, ileri evreye geçip görme kaybı oluşturuncaya kadar hiçbir bulgu vermez.
Çocuklarda bu ateşli döküntülü hastalıklar sık görülür ve birçoğunda etken virüslerdir. Ancak daha az sıklıkta olan bakteriyel nedenli döküntülü hastalıklar hayati risk taşır.
Stres aslında tüm dünyadaki insanların maruz kaldığı bir faktördür. Stressiz yaşam pek mümkün olmayabiliyor, özellikle kent ve şehirleşme yaşamında
Sigaranın Vücudumuza Korkunç Etkileri - Yeşilay Haftası (1-7 Mart)